23 Ocak 2017 Pazartesi

Harbin Buz ve Kar Festivali Nasıl Ortaya Çıkmış

Harbin Buz ve Kar Festivali Nasıl Ortaya Çıkmış

    Her yıl Ocak ayının 5 i ile 25 i arasında gerçekleştirilen Harbin Buz ve Kar Festivali Çin'in tabiki en soğuk eyaletlerinden biri olan Heilongjang'un başkenti Harbin'de yapılıyor. Buzdan yapılan bu devasa büyüklükteki heykeller her yıl Çin'e en fazla turist çeken festivallerinden biri olmasını sağlıyor.

Harbin Kar ve Buz Festivali Nasıl Doğdu

    Bu festivalin gerçekleşmeye başlaması ise balıkçı fenerlerine dayanıyor. Eski yıllarda balıkçılar balık avlarında mumlar yakarlar ancak yaktıkları bu mumların sönmemesi için de buzların iç kısmını oyarak mumları oralara koyarlarmış.
    Bu alışkanlık bir süre sonra görsel sunumlara dönüşmüş ve 19. yüzyılda buz ve kardan daha büyük boyutlarda ve daha farklı eserler meydana getirilmeye başlanmış. Ve yıllar yıllar sonra Harbin Şehri'nde yapılan bir Kış Festivali konumuna gelmiş. 

Buz Festivali İlk Ne Zaman Yapılmış

    İlk kez 1963 yılında düzenlenen Harbin Buz ve Kar Festivali 1966 yılındaki Çin Kültür Devrimi'ne denk geldiği için malesef her yıl düzenlenememiş. Daha sonra tekrar hatırlanan ve kış mevsimi için farklı bir eğlence olan festival 1985 yılında tekrar yapılmaya başlanmış.

Dünyanın En Önemli Kış Festivallerinden Biri

    Harbin Buz ve Kar Festivali neredeyse dünyanın en büyük kış festivali konumunda. Diğer üç büyük kış festivalinden biri ise Japonya'daki Sapporo Kar Festivali, Kanada'da gerçekleştirilen Quebec Kış Karnavalı ve Norveç'te yapılan Kayak Festivali.

Harbin Buz ve Kar Festivali Etkinlikleri

    Festival dahilinde buz heykellerinin dışında da pek çok etkinlik gerçekleştiriliyor. Özellikle soğuğu sevmeyenlerin hiç hoşlanmayacağı etkinliklerden biri de Songhua Nehri'nde yüzme yarışları. Çinliler uzun yıllara dayanan hayatlarını soğuk sularda yüzmeye borçlu olduğunu düşünüyor. Bu yüzden her yıl Songhua Nehri'nin buz tutmuş sularında yüzme yarışmaları düzenliyorlar. Eski adı Harbin Buz Festivali olan bu kış festivali 2001 yılında eyalette yapılan Uluslararası Kayak Festivali ile birleştirilerek ası Harbin Buz ve Kar Heykel Festivali şeklinde değiştirilmiş.

20 Ocak 2017 Cuma

Amazon Ormanlarındaki Huaorani Kabilesi

Amazon Ormanlarındaki Huaorani Kabilesi

    Amazon Ormanları'ndaki Huaorani Kabilesi ilk kez görüntülendi. Ekvador'da yer alan Amazon Ormanları'nda yaşayan ilginç kabile, ağaçlardan ağaçlara atlayıp, maymun avlayarak hayatlarını devam ettiriyor.

Maymunlar Besin Kaynakları

    Ormandaki küçük maymunlar Huaorani Kabilesi için en önemli besin kaynakları arasında. Ekvador Hükümeti 1990 senesinde Amazon Ormanları derinliklerinde yaşayan bu kabile için koruma altına alan bir düzenlemeyi yürürlüğe sokmuş.

4000 Nüfuslu Kabile

     Huaorani Kabilesi 4000 kişiden oluşan ve son derece basit şekilde hayatlarını sürdüren yağmur ormanları derinliklerinde yaşayan bir kabile. Bu ilginç insanlar ilkel hayat tarzını benimseyerek, kendilerinin oluşturduğu üflemeli borularla ağaçlarda gezinerek maymun avlıyorlar.
    Evrimin canlı kanıtı olan bu insanlar sürekli ağaç tepelerinde olduğu için vücutları fiziksel açıdan bir hayli değişim geçirmiş, özellikle ayak yapıları ağaçlarda tutunmaları açısından farklılaşmış durumda.

    Sadece kendileri ormandaki canlıları avlayarak ve bunları yiyerek hayatta kalıyorlar. Fast food nedir bilmeyen bu insanlar daha önce marketle ve o tarz ürünlerle de karşılaşmamışlar. Maymun eti dışında, tukan kuşu ve pekari domuzu avlıyorlar ve çeşitli bitkilerle besleniyorlar.


    Barışçıl olan Huaorani Kabilesi sık sık İngiliz fotoğrafçı Pete Oxford tarafından ziyaret ediliyor. Pete onların ilginç hayatlarını fotoğraflarla ölümsüzleştiriyor ve dünya ile paylaşıyor.

19 Ocak 2017 Perşembe

İzlanda 2018 Yılı İçin 4000 İşçi Alacak

İzlanda 2018 Yılı İçin 4000 İşçi Alacak

    Dünya'nın en mutlu ve refah düzeyi en yüksek ülkelerinden biri olan İzlanda, 2018 yılı için yabancı işçi ihtiyacını karşılamak adına yaklaşık 4000 işçi alacağını açıkladı.

İzlanda 4000 Yabancı İşçi Alacak

    İzlanda yerel halkı çalışma alanları konusunda en fazla turizm sektörünü tercih ediyor ve aynı zamanda yeteri kadar iş gücünün de olmaması göçmenlere ihtiyaç duyduğunu belirten İzlanda, 2018 yılında minimum 2500 kişi en fazla ise 4000 yabancı işçi alabileceğini açıkladı.



    İzlanda iş kurumu olan Samtök Atvinnulifsins' in eski CEO'su olan Sosyal Çalışmalar Bakanı Þorsteinn Víglundsson ekonominin gelişme ve sağlıklı olarak ilerlemesi için İzlanda'nın da, Avustralya ve Kanada gibi yabancı göçmen istihdamı politikaları üzerinde çalışmalar yapması gerektiğini belirtti. Tabiki İzlanda'da yaşamak için soğuğu biraz sevmeniz gerekiyor, çünkü bilindiği gibi İngilizcesi "İceland" yani "Buzlar Ülkesi" anlamına gelen İzlanda'da kışlar fazlasıyla uzun. Aynı zamanda orada yaşayıp çalışacaksanız, ilginç ve zor gibi görünen İzlanda dilini de öğrenmeniz gerekiyor.

İzlanda Yabancı Göçmen Alacak

    İzlanda Yabancı Göçmen Alacak, bununla ilgili yapılacak güncel açıklamaları dilerseniz Samtök Atvinnulifsins' in sitesinden takip edebileceğiniz gibi Türkçe olarak takip etmek isterseniz de blogumdan gelişmeleri takipte kalabilirsiniz. :)

17 Ocak 2017 Salı

The Danish Secret for Happiness at Work


Yazının Türkçesi İçin Tıklayın :)

The Danish Secret for Happiness at Work

    You may have heard that Denmark is the happiest country in the world but it doesn't stop there: Danes are not only happy in life, they are also the happiest workers.

Happy people live longer, are more productive, earn money, and are also better citizens

    Danes are so happy at waork, they have a word for it; arbejdsglæde. I know that to the rest of the world this looks like a random jumble of letters you'd get if you tossed a bunch of scrabble tiles on the floor, but there is meaning behind it.
    Arbejde means "work" and glæde means "happiness," so arbejdsglæde is "happiness at work." The word also exists in the other Nordic languages but, interestingly, not in any other language on the planet. I've checked!
    This is no coincidence: there is a word for it Danish because Danish workplaces have a long-standing tradition of making their employees happy. To most Danes, a job isn't just a way to get paid-we fully expect to enjoy ourselves at work.


No one should put up with being unhappy at work-for 4 reasons


First; Time. We spend more of our waking hours at work than anywhere or on anything else. We spend more time at work than with our friends, families and children combined. If you're unhappy at work, you are unhappy.


Second: happiness in life! It turns out that hating your job spills over into the rest of your life and makes you an unhappy person all the time.

Third: being happy also makes you a better person. Happy people are more generous, more helpful, less biased and more open and trusting towards others. A UN report also concluded that "happy people live longer, are more productive,earn more, and are also better citizens. Well-being should be developed both for its own sake and for its side effects."

Fourth: success! Most people think that you get a job, work really hard, become successful and that this makes you happy. But in reality it's the other way around. Studies show that happy people are more productive, creative and resillient and end up being more successful at work and in life.
   
    So here's my challenge to companies, managers and employees everywhere: Put happiness at work first. Realize once and for all that life's too short to spoend so many hours in jobs that are at best tolerable and ar worst hell on earth.



    In short-let's see more arbejdsglæde around the world.
What can you do? Here are my top 5 tips for creating some happiness at work today:

1. Praise people. Praising other people's good work is one of the simplest and most effective ways to make them happy.
2. Say "Hello." In too many workplaces, people have gotten into the habit of not saying hello to their co-workers. Some further tips: Make eye contact, use the person's name, and sound happy!
3. Perform a random act of workplace kindness. Do something nice and surprising for a co-worker. Bring him a cup of coffee. Leave some candy on her desk anonymously.
4. Take some me-time. Every workday, make sure to take five minutes to yourself. Five minutes when you're not disturbed, the phone doesn't ring and no one's asking you questions. Just make sure to take five minutes when you can decompress, de-stress and ask yourself one very simple question: "So, how am I today?"
5. Quit if you have to. If your current job is bad and you have little hope that it will get better, quit and find a happier job.
    Happiness at work is not rocket science-anyone can do it and simple methods like these work the best. Source; Skylife. Story: Alexander Kjerulf

13 Ocak 2017 Cuma

Norveçli Aile Camdan Kubbenin İçindeki Evde Yaşıyor

Norveçli Aile Camdan Kubbenin İçindeki Evde Yaşıyor

    Neden mi camdan bir kubbe? Çünkü bu cam kubbe güneş panelleriyle kaplı, bu da ısıtma ve sıcak sularının olmasını sağlayan önemli bir etken...

Camdan Kubbenin İçinde Kilden Ev

    Altı kişiden oluşan bir ailenin yaşadığı bu ev, kil ve su kullanılarak, camdan bir kubbenin içine inşaa edilmiş. Cam kubbe sekiz metre yükseklikten oluşuyor. İçinde ise çok şirin üç katlı bir ev bulunuyor. 


    Ayrıca evin dış duvarları ile, cam kubbe arasında da hatırı sayılır bir boşluk bulunuyor. Bu alanı ekolojik bir tarım alanına dönüştüren Hjertefolger ailesi, burada kayısı, üzüm, kivi, erik, domates, salatalık, biber gibi pek çok sebze meyve yetiştirebiliyor.


    Haliyle canlı yaşamının olduğu bu evden atık su çıkıyor ve bu da değerlendirilip, bahçedeki alanın sulanması ve gübrelenmesinde kullanılıyor. Ev temizliği için biyoçözünür maddeler kullanmaya özen gösteren ev halkı, aynı zamanda atık yiyecekleri de kompost yapıyor. 

Ekolojik Evin Manzarası da Nefes Kesici

    Cam bir kubbenin altında yaşamak yeteri kadar harika değilmiş gibi, bir de nefes kesici deniz ve dağ manzaraları var. Etraftaki vahşi doğa 7/24 ev sakinleri için adeta canlı belgesel gibi. Tabiki gecesi de ayrı güzel; şanslı aile kuzey ışıklarının en güzel tonlarını geceleri cam kubbenin altında izleyebiliyorlar.


    Bu evin muhteşem atmosferinde, huzuru bulurken, sakinliğinde resmen sessizliğin sesini duyabiliyor olmalılar.

Ekoloji Dostu Aile

Ekoloji distu Hjertefolger Ailesi'nin planları bununla da bitmiyor. Bu evde atölyeler, dersler, turlar ve konserler düzenlemeyi planlıyorlar. Aynı zamanda tutkunu olduklar yoga ile ilgili yoga eğitimi tatili yapmak ve yaz kampına gelmek isteyenler içinde bungalov evler yapma hayalleri de var.

9 Ocak 2017 Pazartesi

Datça Dutdibi Fishmekan

Datça Dutdibi Fishmekan

    Datça'daki Dutdibi Fishmekan 1980 yılında açılmış Datça'nın ilk restoranları arasında yer alan gözde bir mekan.
    Açıldığı günden itibaren kendine has tarz ve çizgisini koruyarak, misafirlerini ağırlayan mekanı, Datça'ya yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edin. Kaliteli hizmet anlayışı ve profesyonel kadrosuyla; müşteri memnuniyetini yüksek düzeyde tutmayı hedefleyen Datça Dutdibi Fishmekan, restoranda dondurulmuş balık ya da bayat balık ürününe kesinlikle rastlanmayan, müşterilerine her gün taptaze balık sunan bir önceki günden ellerinde deniz ürünü kalsa dahi kullanmayan hassas bir restoran.

Dutdibi Fishmekan Kurucusu Gürhan Sırrı Göksel

    Restoranın kurucusu olan Gürhan Sırrı Göksel, her zaman 1. sınıf zeytinyağı kullandıklarını belirterek; İskenderun'dan gelen seçme karides ve yerli kalamar kullanmayı tercih ettiklerini ekliyor. Datça'nın iddialı restoranı Dutdibi Fishmekan, müşterilerine 90 çeşit meze sunabiliyor. Hale ilk gelen taze meyve ve sebzeleri kullanan mekan, müşterilerinden "çok lezzetli ve bugüne kadar yemediğimiz bir lezzet" tepkilerini almaktan memnuniyet duyuyor.
    Deniz ürünü sevenler ve yolu Datça'ya düşenlerin mutlaka uğraması gereken mekan, deniz kenarında harika bir manzaraya sahip. Gece manzarasına da doyum olmayan Dutdibi Fishmekan, ister dostlarınızla keyifli bir akşam geçirmek, isterseniz sevgilinizle romantik bir akşam yemeği yemek için çok ideal bir restoran. İnternet sitesini ziyaret etmek isterseniz TIK TIK.

Dutdibi Fishmekan Menü ve Fiyatları



8 Ocak 2017 Pazar

YOLO Dünyası için Geri Sayım Başladı!

haydar-colakoglu-yolo-uygulama
Ulaşımda En Pratik Yol O!  sloganı ile yola çıkan ve Uber’in karşılaştığı en güçlü rakip olan girişim YOLO için geri sayım başladı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun ilgi gören şehir içi, konfor ve kaliteyi birleştiren yolculuklar sağlayan platformlara bir yenisi daha ekleniyor. Kısa süre içinde hayatımızda farklı bir yer edinmeyi hedefleyen girişimin adı YOLO.
YOLO, şehir içinde lüks segment araçlar ile şehir içi VIP taşımacılık hizmeti veren ve sektöre çok iddialı girerek diğer rakiplerine nazaran çok farklı iş modeli ve kazanç vaat eden bir mobil uygulama. Dünyada Uber modeli olarak bilinen mobil uygulamanın Türkiye versiyonu olarak planlanmış olan YOLO, uzun süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış.
YOLO’yu dünyadaki benzerlerinden farklı kılan en önemli özellik TR’de hukuksal altyapısının sağlamlığı ve farklı kazanç modelleri. YOLO, hem kullanıcılara, hem de iş ortaklarına sağladığı yeni nesil bir iş modeli ile kısa sürede yola çıkıyor.
haydar-colakoglu
YOLO, TEB Holding ve Çolakoğlu Grup Yönetim Kurulu Üyesi Haydar ÇOLAKOĞLU başkanlığındaki güçlü yatırımcı ve yönetim kadrosu ile de dikkat çekiyor. Yönetim kademesindeki 12 kişilik tecrübeli ekibin, 1 yıl süren çalışmaları sonucu ortaya çıkardıkları YOLO, şehir hayatına yeni bir soluk getirmeyi planlıyor.
haydar-colakoglu-gorsel
haydar-colakoglu
haydar-colakoglu-teb
Ulaşımdaki zorlukları keyif ve konfor ile çok uygun koşullarda sunmayı hedefleyen ekip adına konuşan YOLO Yönetim Kurulu Başkanı Haydar ÇOLAKOĞLU şunları söyledi;
“Günümüzde temel ihtiyaçlarımızdan biri olan şehir içi konforlu seyahatin hızlı, güvenli ve ucuz olarak sağlanabilmesi başlangıç noktamızdı. Bununla birlikte, kayıt dışı kalan birçok seyahatin kayıt altına alınarak vergilendirilmesi, sektörde hukuksal altyapının sağlamlaştırılması yeni düzende yeni normallere alışan bizler için çok önemli. İşlerimize teknolojiyi en verimli şekilde entegre etmek hem kullanıcılarımıza hem de iş ortaklarımıza yüksek kazanç sağlayacaktır.
YOLO yüzde yüz yerli yapım bir uygulamadır. Amaçlarımızdan biriside bu iş modelini hızlı bir şekilde ülke dışında da kullanılan bir marka yapmaktır. YOLO’nun temel felsefesi bundan ibarettir.
Kendi kurucularımızın sağladıkları desteklerin yanında, henüz başlangıç aşamasında iken Los Angeles merkezli bir yatırım şirketinden 16 milyon dolar değerleme ile bir kısım yatırım aldık. Kendileri ile yaptığımız çalışmalar sonucunda da “you only live once” baş harflerinden oluşan YOLO isminde karar kıldık. Bunun yanısıra Los Angeles, San Francisco, Londra ve Zürih merkezli yatırımcı grupları ile de görüşmelerimiz devam etmekte. Bu güç birliği platformu ile hem UBER gibi bir dünya devine rakip olacak, hem de Türkiye’den bir dünya markası çıkartabilmek için çalışacağız.
haydar-colakoglu-yolo-turkiye
Başlangıç gününde 300’ün üzerinde araç ile hizmet verecek olan YOLO ile kullanıcılar, tek tuş ile araç çağırabilecek, ulaşım ücretlerini kredi kartları ile ödeyebilecekler. Araçta unuttukları herhangi bir eşyanın güvende olduğunu bilecekler. Yıl sonu hedefimizde 1000’i aşkın araçla hizmet vermek var.
Bu uygulamaların yanısıra yolcularımızı çok özel kampanyalardan da faydalandıracağız. Farklılıklarımız, ilk günden bu ayrıcalıklar ile görülecek. Kasim ayında acilacak beta surumu ile İstanbul`un bazi seckin mekanlarinda yapilacak test surusleri ile hizmete baslayacak olan uygulama üzerinden özellikle tanıtım günlerimizde kayıt yaptıran yolcularımıza 15 Aralık - 4 Ocak tarihleri arasında ücretsiz ulaşım hakları, çeşitli promosyonlar sağlayacağız. Açılışa özel bu kampanya gibi birçok büyük kurumdan da kampanya desteği alan YOLO ile yolculuklarınızın standartları değişecek. YOLO’yu hepinize tavsiye ediyorum. YOLO dünyasına hoş geldiniz.”
GooglePlay ve AppStore dan indireceğiniz uygulama sayesinde YOLO dünyasında siz de yerinizi alın. Detaylı bilgi ve iletişim için www.yolo.com.tr adresinden YOLO’ ya ulaşabilir @yolo_turkiye Instagram adresinden de takip edebilirsiniz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Düğün Yapacak Parayla Dünya Turuna Çıktılar

Düğün Yapacak Parayla Dünya Turuna Çıktılar

    Bazıları için düğün yapmak çok önemliyken, bazıları o kadar heba olacak masrafı kendileri için harcamayı tercih ediyor. Tuğçe ve Fatih çifti de her hafta sonu kamp yapan doğasever bir çift.

Düğün Parasıyla Dünya Turuna Çıktılar

Dünya Turu yapabilmek için tabiki sadece düğün parası yetmeyecekti. Bu yüzden tutkunu oldukları motosikletlerini ve arabalarını sattılar. İşlerinden de ayrıldıktan sonra Dünya Turu'na Avrupa'dan start vediler. Hala devam eden Dünya Turu'nun şu anki ayağı Güney Amerika'dalar. Gittikleri yerde çok beğendikleri bir lokasyonda evlenecekler.

Motosikletle seyahatleriniz nasıl başladı?

Fatih: Bir arkadaşım motorla Hindistan’a gitmişti. Çok etkilenmiştim. Dönünce hemen bana da aldık. Ardından hafta sonu turları başladı. Gezilerim genelde doğanın kalbinde aktivitelerden oluşuyordu. Bu sırada motosiklet eğitimleri alarak sürüşümü geliştirip, eğitmen bile oldum.

Tuğçe: Üniversitenin ilk günü motosikletim oldu. Sonra Fatih’le tanıştım ve beraber gezmeye başladık. Hatta Fatih’ten ilk çıkma teklifini bir yerlere gidip bir şeyler içmek değil de “Kampa mı gitsek ya” diye almıştım.


Bu tura kadar toplam kaç km. yol yaptınız? 

Tuğçe: 90 bine yakın kilometrem var. Fatih, bu rakamın iki katını görmüştür. Ama ikimizde büyük motorlara biniyorduk. Tur bütçemiz için küçük motorlar alıp yola çıkmak zorundaydık. 115 beygirlik motordan inip 10.5 beygirlik motora binince alışmamız biraz zaman aldı.

Böylesine zorlu bir maceraya atılmak ikinizin de hayali miydi? 

Fatih: Tuğçe daha çok yerleşik düzeni sever. Çok eskiden beri benim hayalimdi. Fırsatını yaratamıyordum. Tuğçe evlenme teklifimi kabul ettikten sonra evlenmek yerine benim hâlâ dünya turuna çıkmak isteyip istemediğimi sordu. Sonra sıkı çalışıp gerçekçi planlar yapıp, hazırlandık. Tuğçe: Yalnız hâlâ evlenemedik. Evlenebileceğimiz dünyanın en güzel yerini arıyoruz.

Rotanızı nasıl çizdiniz? 

Fatih: Macera Yunanistan’dan başladı. Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya, Slovenya, İtalya, İsviçre, Fransa, Andorra, İspanya, Portekiz ve Almanya’da son buldu. Bu ilk etabımızdı. Sonra uçakla Sao Paulo gidip beş gün kaldık.

Oradan Şili’nin başkenti Santiago’ya vardık, direkt motorların Almanya’dan gemiyle gelmesini bekleyeceğimiz Valparaiso’ya yerleştik. Sonra dünyanın en güneyine motor sürüp Arjantin’in Ushuaia şehrine vardık. Şimdi ise Arjantin topraklarında kuzeye çıkıyoruz.


Bütçeniz ne kadar, sınırınızı geçtiniz mi?

Fatih: Bütçemizi yıllarca çalışıp aldığımız motorlarımızı ve arabamızı satarak yarattık. Çok az bir miktar da bankada biriktirdiğimiz para vardı. Avrupa için günlük 200, Güney Amerika için 150 lira olarak düşündük bütçeyi. Şimdilik rakamların üstüne çıkmadık.

4 Ocak 2017 Çarşamba

Donan Akarsuyun Üzerinde Kamp Yapmak

Donan Akarsuyun Üzerinde Kamp Yapmak

    Herhalde en ilginç ve ekstrem bir etkinliktir; Donan Akarsuyun Üzerinde Kamp Yapmak... Kış kampı etkinlikleri sürekli yapılır ve doğa severler tarafından da bilinir. Fakat bu çılgınlar donan bir akarsu üstünde kamp yapmayı tercih etmişler.

Donan Gediz Nehri Üzerinde Kamp

    Yenişehir Köyü; Uşak-İzmir karayolu yakınlarında kalıyor. Kamp yapılan yer ise; "Taşyaran" adındaki vadiden akan ve Gediz Nehri'nin de bir kolu olan akarsuyun üstü, yaşanan aşırı soğuklar yüzünden buz tutmuş durumda. Bunu fırsat bilen bir grup maceraperest üniversite öğrencisi ise, buzun üzerine çadır kurup, kamp yapıp, balık tutuyorlar. 
    Soğuğu umursamayan doğasever gençler geceyi buzun üzerindeki kamplarında geçirmişler. Taşyaran Vadisi doğal güzellikleri ve ilgi çekici yeryüzü şekilleri ile her mevsim ziyaretçileri olan bir lokasyon. Hava sıcaklarının bir hayli düştüğü bu günlerde ise, neredeyse buzdan akvaryuma dönüşen vadi, görsel açıdan da görülmeye değer.


    Farklı bir etkinlik düzenleyen öğrencilerden Şaban; geceyi buzların üstünde geçirdiklerini ve her yıl vadiyi ziyaret ettiklerini belirtti. Ayrıca Aşırı soğuk nedeniyle akarsuyun buz tutuğunu öğrendik. Bunun üzerine arkadaşlarla kamp yapmak, karın ve buzun keyfini çıkarmak için bölgeye geldik. Buzun altındaki balıkları izlemek harika. Çıldır gölünde buz altında balık tuttuklarını biliyoruz, aynı duyguyu yaşamak istedik. Buzun kalınlığı yaklaşık 15 santimetre. Bizim için farklı bir deneyim oldu. Buzun üzerinde uyumak gerçekten heyecanlı, gece sıcaklık sıfırın altında 10 dereceye kadar düştü." diye de ekledi. Çağrı Erdoğan ise akarsuyun yüzeyinin buz kütlesine dönüşmesinin ve altındaki doğal yaşamın bölgeyi özel kıldığını belirtti.
    Üniversite öğrencilerinin zaman zaman vadiyi ziyaret ettiğini ifade eden Erdoğan, "Ege bölgesinde bir akarsuyun buz tuttuğunu görmek neredeyse imkansız ama Taşyaran’da bunun keyfini çıkarabiliyorsunuz. Bütün kanyonu yürüyerek buzun üstünde geçmek mümkün." diye konuştu.


Hipotermi Riskine Dikkat!!

    Kış Kampı ve etkinliklerinin en dikkat edilmesi gereken konusu ise "Hipotermi Riski". Çünkü gereken malzemenin olmaması (kışlık çadır, tulum vb.) ayrıca kış kampı konusunda yeterli tecrübenin olmaması çok olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bir bölge tam olarak bilinmeden özellikle buz üzerinde kamp yapmak, gece olası bir hava sıcaklığı artışı esnasında buzun çatlama riskinin olması sonucu hipotermik sonuçlar doğurabilir. 

Meksika Körfezi Ölüm Jakuzisi En İlginç Yerlerden Biri

Meksika Körfezi Ölüm Jakuzisi En İlginç Yerlerden

    Dünyanın en ilginç yerlerinden biri kabul edilen "Ölüm Jakuzisi" Meksika Körfezi'nin derinliklerinde yer alıyor.
    Meksika Körfezi'nin derinliklerinde bulunan tuzlu su havuzu 2014 yılında keşfedilmişti ve bilim insanlarının ilgisini çekmeyi başarmıştı. Havuz 30 metre genişliğe ve 3,5 metre derinliğe sahip ve yüzeyden 1000 metre kadar dipte bulunuyor. İçeriğindeki tuz oranı ise içeri giren her canlıyı öldürebilecek yoğunlukta.

Bu Havuza Giren Boğularak Ölüyor

    Bilim adamları tarafından yapılan incelemelerde burada yaşayan mikrobiyal canlıların olduğu tespit edildi. Havuz sayesinde, başka gezegenlerdeki hayat ile ilgili bilgi edinebileceklerini düşünen araştırmacılar bu yerin haritasını çıkartabilmek için keşfinden 2 yıl sonra robot denizaltı ile tekrardan dalış gerçekleştirdiler.
    Temple Üniversitesi'nden biyolog Erik Cordes, okyanusun dibinde bir nehir ve göl oluşumu sanki bu dünyadan değilmiş gibi görünüyor açıklamasını yaptı.


    Havuzda yaşayan mikrobiyal canlılar ise yüksek tuz oranı ile düşük oksijen seviyesine uyum sağlamış durumda. Canlıların bunun gibi zor bir ortama uyum sağlayabilmiş olması, zor koşullara sahip gezegenlerde de canlıların olabileceği sorularına cevap verebilir. Resimdeki yengeçler havuza düştükten sonra bu Ölüm Havuzu'nda hayatta kalmayı başaramamışlar.